*


Édouard Manet, Chez le Père Lathuille, 1879

-Bu tablo beni çok korkutuyor, biliyor musun?
+Neyinden korkuyorsun?
-Bir zamanlar masadaki oturan adam gibiydim, artık oturmuyorum.
+Bunun neresi korkulacak bir şey?
-Ayakta duran adam olmaktan kokuyorum. Şu an tabloda yokum ama ayakta duran adam olmaktansa tabloda hiç olmamayı yeğlerim.

*:Bu yazının hususi bir adı yoktur çünkü hissedilen teessürü izah edebilecek bir kelime, bir mefhum hiçbir lisanda bulunmamaktadır. Son vakitlerdeki hislerimi yazıya aktardığım birkaç kompozisyon ve şiir denemelerinden ibaret olan bu paylaşım, esasen bir mana ifade etmemektedir. Belki eder diye kağıdı kalemi elime aldım fakat nafile, görünen o ki derdim tasam gecenin bir saati kapıyı çalan, istenmeyen o komşuya benzer: Git diye imada bulunursun ama anlamaz, 'çay koy' der. İşte, benim de içinde bulunduğum bu haller bu huysuz komşuya benzer, bir anda geldi ve ne zaman kalkacak kendisi dahi bilmiyor. Mevzu eğer bundan ibaret ise ifa etmemiz gereken vazife çay koyup bu uğursuz misafiri bir vakit ağırlamaktır. Bu kompozisyonlar ve şiirler de onunla oturup konuştuğum meseleler denebilir, Lafı uzatmadan, iyi okumalar dilerim sana sayın okuyucu.
Allah sana ve sevdiklerine kaldıramayacağı dert, yük vermesin.


Oh my love, is there even a word to begin with?
Before you, the time was like I have never lived
After you everyday was like a dream,
At the end it’s all a nightmare.

Now when they ask me, 'How is life?'
I reply, 'Koyaanisqatsi'
Because without you, my love,
Balance ceases to exist.

I can’t stand to see you sad my darling,
I know, Im the one who is responsible,
For making those drab olive eyes drop tears,
And I’m sorry, dear, Truly sorry,
For making you cry.

Seconds, minutes, hours, days,
Does it even matter after all,
If they are all equivalent,
Equivalent of not passing.

It hurts me to see,
You remembering me,
As cruel as unmerciful,
And Im sorry, dear, truly sorry
For filling you with sorrow.

I too wish, my love, wish there was a world just for us,
A world where there is no day nor night,
No winter no cold,
but only summer, as you love,
And you, darling, just you.

Please forgive me as I write these stanzas,
I’ve never been perfect for you,
I’ve broke you, I’ve made you sad,
I do not deserve to write such love poems for you.

Yet I’m here once again, alas!
Here to write our ephemeral love,
To feel it every time reading it,
To make it eternal.

My world revolved around you,
And now that you are gone,
There is nothing to revolve around,
Other than vast darkness that fills me completely.

Your smile, your joy and your pure existence,
What made my life worth living.
Please don’t be upset because of these lines,
I may not understand your grief,
I may not love you like you love me,
But I know one thing for sure,
And that is I sincerely loved you,
And still love you, my darling.

Even though you say that,
I’ll forget you, I’ll stop loving you,
You will always have a special place in my heart,
Reject it, refuse it, this is the only truth, my love.

I didn’t just love you,
I loved the way you loved me even
The way you cared about me,
The way you worried about me,
You gave me new feelings,
Feelings which I have never felt.

I took a walk outside to forget,
Don’t look at me because I wrote forget,
I was just trying to relieve the pain,
Of being without you.

But wherever I went, wherever I go
You were there,
With your smile,
With your smell,
With our memories that burnt into each others mind.

But I believe,
I believe that either this or that way,
We are going to reunite,
Even if you refuse to believe.

Because what else will there be left,
If belief itself loses its supporters.
So I tell you now, my darling
Believe and pray, because right now,
It is the only right thing to do:
Pray and wait, my love.

-----------------------------o--------------------------------

Söyleyecek çok söz, yapacak az şey var sevgilim,

İnan bunu yazmaya nereden başlasam bilemedim, affet.

Kelimeler kifayetsiz kalıyor derlermiş ya hani,

Maalesef doğruymuş sevgilim.


Sanki seni tanımadan önce hep bir şey eksikmiş gibi adeta,

Seni tanımaya başladıkça o parça yerine oturmaya başlamıştı,

Fakat şimdi geriye bir parça bile kalmadı,

Ne sen, ne ben, ne öncesi ne de sonrası,

Sen olmadıktan bilahare yapbozun bir ehemmiyeti kalmadı sevgilim.


Yorgunum ve üzgünüm sevgilim, hem de çok üzgünüm,

Hatta kızgınım, keşke kelimeler insan olsa da yakalarına yapışsam,

“Ne diye ettiğiniz manayı fiile geçirmezsiniz densizler!” diye kızsam onlara,

Ben senden ne kadar özür dilesem de yaranamayacağım yarim, nolur, affet.


Hani diyorsun ya “Sen beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyorsun” diye,

İnan ben seni nasıl sevdim bir bilsen,

Ama işte diyorum ya, kelimeler bir mana ifade etmez oldu,

Bundandır işte suskunluğum, yalvarırım kızma sevgilim, oysa sana söylenecek sözlerim,

Sana edeceğim iltifatlarım ve kelimelerim bitmezdi bu dünyada.


Büzme dudaklarını öyle, bakma o gözlerle mahzun mahzun,

Sil gözyaşlarını sevgilim, Ben seni çok seviyorum.

Dayanamıyorum seni böyle görmeye,

“Nasıl kıyabildim?” diye dizlerimi dövüyorum.


Aklımı kurcalar durur, yapamadığımız onca şeyler vardı diye,

Geçtiğim her yerde hatıralarımız,

Fakat ben yaşatırım seni; acılarımla, sevinçlerimle,

Unutmam, unutamam, unutmak da istemem hiç.


Nereye gidersem kokunu alıyorum, içimi bir sevinç kaplıyor,

“Acaba o da mı burada?” diye arıyorum seni gözlerimle didik didik,

Oysa o koku aklıma yuva yapmış, meğer yanımda değilmişsin,

Neyi koklasam sen kokuyorsun sevgilim, inan bir o kadar da ben özledim.


Keşke bir dünya olsaydı, sadece ikimiz için,

Ne sabahı olsa ne de akşamı, senle geçirdiğimiz vakti bilmeseydik bile,

Bir bilsen yaradana ne kadar dua ettiğimi “Vakit dursun, ilerlemesin”,

Çünkü biliyorum, bu vakitleri mumla arayacağım, seni ise hep anacağım.


Telefonumun ekranına bakmaktan gözüm başka bit şey görmez oldu,

Bir mesaj geliyor, sen yazmışsındır diye bütün hızımla kaldırıyorum,

Ama netice hüsran, yine sen yok, yine sen değil,

Telefonumdaki sürekli titreşimi ve bildirim sesini bile özledim, inan sevgilim.


Hani sormuştun ya, “Ben seni merak ettim o kadar saat sen hiç mi etmedin?” diye,

Bir kez olsun aklımdan çıkmadın ki sevgilim, nasıl merak etmemiş olayım,

Kara kara düşündüm gün boyu hep, ne yapsam ne etsem diye,

Kahroldum, mahvoldum, öldüm öldüm ama dirilmedim.


Sana olan hislerimi yazıya dökmek o kadar zor, kadar eziyet ki bir bilsen,

İki manada da zor, hem haketmiyorum esasen bunları yazmayı,

hem de gönül elvermiyor cevr-i aşktan, tutuyorum gözyaşlarımı,

Ama işte yine buradayım ve yazıyorum sevgilim,

Yazıyor ve ebedileştiriyorum, onca hissettiklerimizi, yaşadıklarımızı ve sevgilerimizi.


Ben sana asla elveda demem, çünkü sen inanmasan da ben biliyorum,

Elbet bir gün buluşacağız, buna dua ediyorum,

Buna da inanmazsam elimde hiçbir şey kalmayacak çünkü devam etmek için,

Hem üzülüyorum hem de dua ediyorum, sen de et, nolur güzelim.


Senin kalbini kırdığım gerçeği yüreğimi parçalıyor aklıma geldiği her saniye,

Eklediğin şarkıları gördükçe yüreğim burkuluyor geçen her dakika,

Sayıları 12ye kadar ezberledim, tik tak tik tak saydım her saat,

Günler oldu haftalar, haftalar aylar, aylar yıllar, asla geçmiyor bu zaman.


Üzülme de diyemiyorum, ben üzdüm, biliyorum,

Ama seni üzgün görmeye o kadar dayanamıyorum ki bir bilsen güzelim,

Eğer senin acını bitireceğini bilsem,

Durmam bir saniye silerim hafızalarımızı, istemeyerek de olsa.


Çünkü bu hatayı ben yapmışım sevgilim, lütfen kendinde hata arama,

Dua ediyorum her gün, senin acını bana aktarsın rab diye,

Aktarsın da hep gülmeye devam et, acılarını unut,

Açtığım hançer yarasını unut, tebessüm etmeye devam et diye.


Senle geçirdiğim onca zamandan gram pişman değilim, sen de olma,

Ben seni tüm içtenliğimle sevdim saydım sevgilim,

Neyi yaptıysam senin için yaptım, ne yapmak istediysem sen istedin diye yaptım.

Meftun olmuşum ben senin için güzelim.


Senin için doğayı karşıma aldım, varsın beni helak etsin,

Sen nolur hayatına devam edip mutlu olmaya bak,

Benim için de ayrıca üzülüp kahırlanma,

Yalandan da olsa suratıma hep gül ki aklımda öyle yer et, çok sevdiğim benim.


Tebessümün, enerjin, canlılığın, çıtı pıtı oluşun,

Ben gözlerinin yeşiline de doyamadım sevgilim,

Kaçırma hiç gözlerini benden suçlu suçlu,

Ben seni ne zaman görsem gözlerinin içine bakmaya devam etmek istiyorum.


Verdiğin bileziğe sinmiş kokun, arada bileğimden çıkarıp koklarım,

Çekerim sineme, kapatırım gözlerimi, senle hatıralarımızı yad ederim,

Fotoğraflarımıza bakarım, yüzümde buruk bir tebessüm oluşur,

Her akşam fotoğrafına bakarak yattım sevgilim, o kadar sevdim ki bir türlü doyamadım sana.


Söyleyecek çok söz, yapacak çok az şey var sevgilim,

Yazarken bile yerden topluyorum kendimi,

Artık o kadar üzülmüşüm ki başka bir şey hissetmemeye başlamışım,

Herkesin çehresi gülüyor, benim suratım ise asık,

Meğer ayrılık çok büyük yük olurmuş insana, bilemedim sevdiğim.


İnan daha kısa izah edebilseydim ederdim,

Lakin şahsen bu bile bir hülasa,

Sükûnetli bir yer aradım, ama bulamadım,

Bulamadım koynun kadar huzurlu hiçbir yeri.


Etrafı dolaştım unutmak için,

Hoş, unutmak dediğime bakma;

Seni değil sensizliği unutmak için dolaştım.

Ama nereye gitsem oradaydın sevgilim,

Orada ve burada, tam gönlümün şurasında.


Yemin ediyorum ruhum daralıyor, yüreğim sıkışıyor,

Bazen evet diyorum ben de sana katılıp,

Şuracıkta ölsem de bunları hissetmesem,

Hayatıma sensiz devam etmek zorunda kalmasam.


Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum sevgilim, keşke bir fayda etse,

Nefesim yetmiyor, her an bir kâbus gibi geçiyor.

Canıma tak ediyor, ediyor da ediyor,

Bitsin artık şu kötü rüya, yanımda senle uyanayım ve sarılayım,

Geçsin, bitsin bu hasret.


Sen atlattığım onca harpten tek mağlubiyetimsin,

Dizlerimin üstüne çöktüm, başımı eğdim,

Ve seni bekledim.

Bile isteye tek mahcubiyetim tek mağlubiyetim sendin.


Hani diyorsun ya, sen kıskanmıyorsun diye,

Nasıl kıskandığımı bilseler canlar kırılır, camlar patlar.

Atfettiğim ehemmiyet herkesten münezzeh,

Afitabcemalim, olmuşum uğruna bir hicranzede.


Sarılsam sana, “Korkma, geçti” diyebilsem,

Bir gün diyeceğim güzelim, nolur dua et, ne olur et,

“Olmayanı oldurma” deme yalvarırım,

Gözümden akan yaş yanaklarımda iz bırakır, böyle dersen.


Aklımla hareket etmeyi bırakalı çok oldu,

Artık dayanırsa, gönlümle devam.




Sadness and Despair Relation


    Sadness isn't actually a feeling alone, what sadness deep down is, is despair. When you understand and acknowledge the fact that nothing but nothing can be done at this point to change the course, you start to feel sad. Sadness is the production of despondency.


A Path


    At first, there has always been a path,

but we became curious as we saw other tracks,

decorated with flowers and colors from palettes we haven't seen yet.

Some were scared, and took the muddy way, the open path which they have been through before and walked on it seamlessly;

others lost their battle against their curiosity and will power and left the known path to explore such beauty hidden near it.


The ones who took the beautiful colorful path were never seen again.

And the ones that took the muddy one found a garden at the end.


Rain


    Is rain a bad thing? Does it rain because something bad has happened or will happen, or does it rain because something good is happening or will happen? We think of rain as a bad thing always, but we're never aware of the fact that rain itself, pouring from the skies, gives life to the earth below. Maybe it is a good thing wrapped in a camo. Look at the sky above; it's gray. It doesn't promise us a vivid look. It is, however, a good thing wrapped in a grey, soulless-looking wrap. They even say that when you pray when it's raining, God will accept it. It is true. So next time when you see the rain, don't think about it as a sorrowful thing; rather, see it as a blessing that is just gray-looking and pray for whatever you want in this life or the other. Don't be depressed; after every rain, there is a rainbow waiting tomorrow.



Vincent Van Gogh, Almond Blossoms, 1890


Yorumlar

Popüler Yayınlar